Dünyada enerji dengeleri hızla değişirken, yenilenebilir kaynaklara geçiş artık bir tercih değil, zorunluluk. Eczacıbaşı Topluluğu da dönüşüm döneminde güçlü adımlar atmaya devam ediyor. Topluluk, yenilenebilir enerji yatırımları, verimlilik projeleri ve karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik stratejilerle sürdürülebilir bir gelecek için çalışmalarına devam ediyor.

2022 yılından bu yana, Türkiye’deki operasyonlarında tüketilen elektriğin tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarından temin eden Eczacıbaşı Topluluğu, 2030 yılı sonunda VitrA Karo ve Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin elektrik tüketiminin tamamını; Esan ve Sanipak’ın elektrik tüketiminin ise %50’sini kendi ürettiği yenilenebilir enerjiden sağlamayı hedefliyor.

Yenilenebilir enerji alanındaki hedeflerin önemli adımlarından biri VitrA Karo’nun Aksaray’da faaliyete geçen Güneş Enerjisi Santrali oldu. Peki, bu yatırımın enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren Eczacıbaşı Topluluğu için anlamı ne? Yenilenebilir enerji iş dünyasına ve ekonomiye nasıl bir etki yapıyor? Önümüzdeki dönemde enerji dönüşümü alanında Eczacıbaşı neler planlıyor?

Tüm bu soruları ve daha fazlasını, Eczacıbaşı Topluluğu’nun enerji dönüşümünü gerçekleştirmek ve bu alandaki faaliyetlerini yürütmek amacıyla çalışmalarını sürdüren Eczacıbaşı Enerji Yatırımları’nın Genel Müdürü Tolga Güneri ile Yaşam Blog için konuştuk.

Enerji yoğun sektörlerde de faaliyet gösteren bir Topluluk olarak, enerji dönüşümünü hızlandırmak bizim için neden önemli?

Enerji dönüşümüne hız kazandırmak, sadece çevresel sorumluluklarımızı yerine getirmek anlamına gelmiyor; aynı zamanda rekabet gücümüzü artırmak, maliyetlerimizi optimize etmek ve uzun vadeli risklerimizi azaltmak için de kritik öneme sahip. Enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren bir Topluluk olarak, düşük karbonlu ve verimli enerji çözümlerine geçiş hem operasyonel sürdürülebilirliğimizi güçlendirmek hem de regülasyonlara uyum sağlamak açısından önem taşıyor.

Sanayi kuruluşları için enerji dönüşümü, gelecekteki operasyonel devamlılıklarının teminatı niteliğinde. Çünkü fosil yakıtların maliyetlerindeki dalgalanmalar ve karbon vergileri gibi düzenleyici baskılar, geleneksel enerji modellerini giderek daha az kullanılabilir kılıyor. Bu dönüşümü hızlandırmak, kaynak verimliliğini artırmak ve yenilikçi teknolojilere yatırım yapmak, kuruluşlarımızı hem çevresel hem de ekonomik açıdan daha dayanıklı hale getirecek. Ayrıca, karbon ayak izimizi azaltarak yalnızca yasal gereklilikleri karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda paydaşlarımızla birlikte belirlediğimiz sürdürülebilir bir gelecek sözümüze de bağlı kalıyoruz.

Kısaca, enerji dönüşümü sürdürülebilir büyümenin önemli bir parçası. Enerji dönüşümüne yatırım yapmak, iş modelimizi geleceğe taşımak ve değer zincirimizin tamamında pozitif bir etki yaratmak anlamına geliyor. 

Yenilenebilir enerji kavramı, günümüz iş dünyasında giderek daha fazla ön plana çıkıyor ve gündemde geniş yer buluyor. Şirketlerin yenilenebilir enerjiye yatırım yapmalarındaki temel motivasyonları neler?

Yenilenebilir enerji yatırımlarının yıldan yıla büyük bir hızla büyüdüğünü gözlemliyoruz. Dünya çapında yenilenebilir enerji kapasitesi geçen yıl 700 GW büyüyerek 22 yıldır üst üste rekor kırıyor. 2030 yılına kadar büyümenin daha da hızlanarak 5.500 GW yeni kapasitenin eklenmesi ve böylece yenilenebilir enerji kaynaklarının, dünya elektrik talebinin yarısını karşılaması öngörülüyor. Bu büyüme, 2017-2023 yılları arasında görülen artışın neredeyse üç katına denk geliyor.

Yenilenebilir enerji yatırımlarının bu kadar hızlı artmasının bence beş temel sebebi var. İlki, ülkelerin enerjide dışa bağımlılığı azaltma politikaları. Jeopolitik riskler, arz güvenliği sorunları ve fosil yakıt fiyatlarındaki dalgalanmalar, ülkeleri daha güvenli ve yerli enerji kaynaklarına yönlendiriyor.

İkincisi, yenilenebilir enerji projelerinin fizibilitelerinin giderek daha cazip hale gelmesi. Teknolojik gelişmeler sayesinde elektrik üretim maliyetleri önemli ölçüde düştü. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın verilerine göre, 2010’dan 2023’e kadar güneş enerjisi santrallerinin kurulum maliyetleri yedide bire, üretim maliyetleri ise onda bire kadar geriledi. İyileşen proje fizibiliteleri yenilenebilir enerjiyi cazip bir yatırım alanı haline getiriyor.

Üçüncüsü, yenilenebilir enerji projelerinin finansman bulma açısından avantajlı hale gelmesi. Yenilenebilir enerji projeleri düşük karbon ekonomisine geçişi destekledikleri ve uzun vadeli istikrarlı gelir sağladıkları için daha kolay ve uygun şartlı finansman buluyor. Bunda gelişen teknolojiler sayesinde kurulacak projelerin enerji üretiminin düşük hata payıyla tahmin edilebilmesinden ötürü finans kuruluşlarının bu projeleri daha güvenilir bulmasının da etkisi var.

Dördüncüsü, çevresel sürdürülebilirlik. Yenilenebilir enerji, çevreye en az zarar veren üretim yöntemi olarak öne çıkıyor ve karbon emisyonlarını en aza indirerek iklim değişikliğiyle mücadelede kritik bir rol oynuyor.

Son olarak, yenilenebilir enerji sadece elektrik şebekesindeki emisyonları düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda sanayide üretim süreçlerinin karbonsuzlaşmasına da katkı sağlıyor. Bu da enerji dönüşümünü daha geniş bir ölçekte mümkün kılıyor.

Tüm bu faktörler birleştiğinde, yenilenebilir enerjiye yatırım yapmanın artık hem ekonomik hem de çevresel açıdan bir gereklilik haline geldiğini söyleyebiliriz.

Eczacıbaşı Enerji Yatırımları Genel Müdürü Tolga Güneri:

“VitrA Karo’nun yeni GES yatırımının büyüklüğü, bildiğimiz kadarıyla seramik sektöründe bir ilk.”

Kısa zaman önce devreye girdiği duyurulan VitrA Karo’nun Aksaray’daki Güneş Enerjisi Santrali (GES) yatırımının önemi ve enerji dönüşümündeki yeri nedir?

Aksaray’daki GES yatırımı, VitrA Karo’nun sürdürülebilirlik vizyonunu somut adımlarla hayata geçirdiği önemli bir proje oldu. Şubat ayında devreye alınan bu yatırım, 36 MWp kurulu gücüyle yalnızca seramik sektöründe değil, genel olarak yenilenebilir enerji alanında da dikkat çeken bir proje niteliği taşıyor.

Aksaray GES, Topluluğumuza ait olan ve 40 yılı aşkın süredir kullanılmayan 416 dekarlık geniş bir arazi üzerinde kuruldu. Yaklaşık 58 futbol sahasına denk gelen bu devasa alanı yenilenebilir enerji üretimi için değerlendirmek hem çevresel hem de ekonomik anlamda son derece verimli bir karar oldu.

Aksaray GES’in yılda yaklaşık 57 GWh elektrik üretmesi öngörülüyor ve bu miktar, VitrA Karo’nun yıllık elektrik tüketiminin yarısından fazlasına denk geliyor. Elektrik ihtiyacının büyük bir kısmını kendi tesisinde, temiz enerjiyle karşılaması hem karbon ayak izini azaltmaya yardımcı oluyor hem de elektrik maliyetlerini ciddi şekilde düşürüyor. Projenin ömrünün en az 25 yıl olması uzun vadede ekonomik açıdan büyük bir avantaj sağlıyor.

Bildiğimiz kadarıyla dünyada seramik sektöründe bu ölçekte bir yenilenebilir enerji yatırımı yapan başka bir kuruluş bulunmuyor. Bu anlamda VitrA Karo, sektördeki güçlü konumunu sürdürülebilir enerji alanına da taşımış oldu.

Diğer yandan, hem bu proje hem de geçtiğimiz yıl hayata geçen Eczacıbaşı Enerji Yatırımları kuruluşumuz sayesinde, Topluluk bünyesinde sürdürülebilir enerji alanındaki bilgi birikimi ve stratejik bakışının gelişmesine önemli katkılar sağlandı ve gelecekteki sürdürülebilir enerji yatırımlarımızı da şekillendiren önemli adımlar atılmış oldu.

Aksaray GES projesi gibi büyük ölçekli yatırımlar, ciddi bir koordinasyon ve özveri gerektiriyor. Bu projenin hayata geçirilme hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?

Aksaray GES projesi, ilk başvurusunu yaptığımız günden devreye girdiği güne kadar geçen 2,5 yıllık süreçte bize türlü zorluklar yaşatan ama sonunda mutlu eden bir başarı hikayesi oldu.

Eczacıbaşı’nın yenilenebilir enerji yatırımlarını büyütmek yönündeki stratejisi doğrultusunda sorumluluğum bu alandaki büyük projeleri Topluluğumuza kazandırmaktı.

Aksaray GES projesinin ilk adımı olan bağlantı başvurusunu, 2022 yılının Ekim ayında yaptık. Bağlantı kapasitesini kaçırmamak için başvuruyu hazırlamak üzere yalnızca bir haftadan daha az bir süremiz vardı. Bu kadar kısa sürede, yoğun bir koordinasyon ve emek gerektiren bu aşamayı, VitrA Karo ekibinin özverili çalışması sayesinde başarıyla tamamladık.

Projenin yatırım kararı onaylandığında proje ekibimizi kurduk. Proje yöneticisi olarak Aydın Genç, yapım ve işletme çalışmaları sırasında sahayı yönetmek için Zeliha Koç ekibimize dahil oldu. Özellikle böylesine büyük bir projenin sahasını bir kadın mühendisin yönetmiş olmasından gurur duyuyoruz. En büyük zorluklardan biri, Aksaray GES’in şebekeye bağlantısını sağlayacak enerji nakil hattının 22 km uzunluğunda olması ve birçok özel araziden geçmesiydi. Bu süreçte 400’den fazla arazi sahibiyle yürüttüğümüz süreç oldukça kapsamlıydı. Projenin en zorlu kısmı da bu enerji nakil hattı için gerekli izinleri almak oldu.

Sonunda, 21 Şubat 2025’te, karlı bir günde resmi kabul işlemini tamamlayarak santrali devreye aldık. Böylece, 40 yıldan fazla bir süredir Topluluğumuzun mülkiyetinde olan bir araziyi bu önemli projemiz için değerlendirmiş olduk.

Elbette yorulduk ve birçok zorlukla mücadele ettik ama ekip olarak başardığımız için çok mutluyuz. Burada en büyük şansımız, projenin en başından beri üst yönetimin kararlı bir şekilde projeye destek vermesi oldu. Bu vesileyle, projeye katkıda bulunan ve emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür etmek isterim.

VitrA Karo CEO’su Mert Karasu:

“Aksaray GES bizim için sadece bir enerji yatırımı değil, iklim kriziyle mücadelede kararlı bir duruş sergilemek anlamına geliyor.”

Aksaray’daki Güneş Enerjisi Santrali yatırımımız, VitrA Karo olarak sürdürülebilirliğe verdiğimiz önemin en somut göstergelerinden biri. Bu yatırımla hem kendi enerjimizi üretir hale geldik hem de seramik karo sektöründe çevresel etkiyi azaltma konusunda öncü olarak önemli bir adım attık. Bugün, fabrikamızın elektrik ihtiyacının yarısından fazlasını kendi yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan karşılıyoruz. Bu bizim için sadece bir enerji yatırımı değil, iklim kriziyle mücadelede kararlı bir duruş sergilemek anlamına geliyor. 2030 yılına kadar elektrik tüketimimizin tamamını kendi ürettiğimiz yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan sağlamayı hedefliyoruz. VitrA Karo, iklim kriziyle mücadelede kararlılıkla ilerlerken, düşük karbonlu ekonomik modele geçişi sürdürülebilir bir geleceğin vazgeçilmez bir parçası olarak desteklemeye devam edecek.

Dünyadaki enerji dönüşümünde gelişen teknolojiler ve uluslararası düzenlemeler Türkiye’nin ilgili alandaki politika ve yatırımlarını nasıl şekillendiriyor? Sanayi şirketlerinin yenilenebilir enerjiye daha hızlı geçiş yapabilmesi için hangi teşvikler, iş birlikleri veya adımlar kritik önem taşıyor?

Küresel enerji dönüşümünde yaşanan teknolojik gelişmeler ve uluslararası düzenlemeler, Türkiye'nin enerji politikaları ve yatırımlarını önemli ölçüde etkiliyor. Türkiye, yenilenebilir enerji yatırımlarını artırarak enerji bağımsızlığını güçlendirmeyi ve sürdürülebilir kalkınmayı hedefliyor. Bu doğrultuda, bugün 33 GW olan rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesinin 2035 yılına kadar 120 GW'a çıkarılması planlanıyor. Bu hedefe ulaşmak için kamu ve özel sektörün 100 milyar doların üzerinde yatırım yapması öngörülüyor.

Türkiye'nin elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı %42'ye ulaştı ve bu oranla G20 ülkeleri arasında yedinci sırada yer alıyoruz. Türkiye'nin bu konumu, yenilenebilir enerji alanında küresel gelişmelere hızla uyum sağladığını ve önemli ilerlemeler kaydettiğini gösteriyor. 

Sanayi şirketlerinin yenilenebilir enerjiye hızlı bir şekilde geçmesi için çeşitli teşvikler ve düzenlemeler kritik önem taşıyor. Türkiye'de, lisanssız üretim düzenlemesi ve bu kapsamda getirilen aylık mahsuplaşma uygulaması sanayi kuruluşlarının yenilenebilir enerji yatırımlarını kolaylaştırıyor. Ayrıca, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan Enerji İhtisas Endüstri Bölgeleri, sanayicilerin yenilenebilir enerji yatırımlarını ivmelendirecek önemli bir proje olarak öne çıkıyor. Bu bölgelerin etkin şekilde hayata geçirilmesi, yatırımcıların altyapı ve izin süreçlerinde karşılaştıkları zorlukları azaltarak projelerin daha hızlı ve verimli bir şekilde uygulanmasına katkı sağlayacak.

Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) modeli gibi mekanizmalar, büyük ölçekli yenilenebilir enerji projelerinin hayata geçirilmesini teşvik ediyor. Bununla birlikte, sektörde bir süredir beklenen izin süreçlerinin hızlandırılmasına yönelik düzenlemeler de yatırımların gerçekleştirilmesinde önemli rol oynayacak. 

Eczacıbaşı Topluluğu olarak bugün itibarıyla yenilenebilir enerji hedeflerimize ulaşma konusunda ne aşamadayız?

Bugün itibarıyla Topluluğumuz genelinde kurulu gücümüzü 64,2 MWp’ye çıkardık. Bu kapasite, yıllık elektrik tüketimimizin yaklaşık %16’sını karşılıyor. Topluluğumuz bünyesindeki kuruluşlar, yenilenebilir enerji alanında 2030 yılına kadar ulaşmak istedikleri net hedefler belirlediler. VitrA Karo ve Eczacıbaşı Yapı Gereçleri elektrik tüketimlerinin tamamını; Esan ve Sanipak ise yarısını kendi yenilenebilir enerji santrallerinden karşılamayı hedefliyor. Bu hedefler, Topluluğumuzun 2030 yılı itibarıyla toplam elektrik tüketiminin yaklaşık %65’ine denk geliyor.

Yenilenebilir enerji hedeflerinin gerçekleştirilmesi, kuruluşlarımıza rekabet avantajı kazandırmanın yanı sıra sürdürülebilirlik vizyonumuza da önemli katkı sağlayacak. Eczacıbaşı Enerji Yatırımları’nda bu hedefleri hayata geçirmek amacıyla farklı iş modelleri ve finansman çözümleri üzerinde çalışıyoruz.